Yüksek potansiyelli kadınlar, erkeklere benzer kariyer yönetimi stratejileri kullanıyor olmalarına rağmen, hem kariyer ilerlemesi hem de ücret açısından, erkek iş arkadaşlarından daha yavaş ilerlemektedir. Bu kritik yetenek yönetimi sorununu ihmal eden kuruluşlar, gelecek nesil liderler olarak görev yapacak en iyi adayları kendilerine çekme, geliştirme ve elinde tutma konularında rakiplere göre geride kalabilir.

Ekonomiye tam katılımda kadınların tarihsel olarak erkeklere göre daha büyük engellerle karşı karşıya kaldıkları bir sır değildir. Kadınlar ve erkekler arasındaki farklılıklar, ücretler arasındaki uçurumlar, gelişme için eşit olmayan fırsatlar ve önemli karar alma süreçlerinde dengesiz temsil gibi sorunlar devam etmektedir.

Kapsamlı liderler ve kapsayıcı örgütlerde durum biraz daha farklı görünse de kadınların yönetimde her düzeyde az temsil edildiği açık ve nettir.

Kadınlar dünyada nasıl daha fazla güç kazanabilirler?

Son zamanlarda neden liderlik pozisyonlarında daha fazla kadın bulunmadığına dair büyük bir tartışma sürüyor. Tartışmalar, “Performansla ilgili” gibi önerilerden “Biyolojiyle ilgili” veya “Kadınlar yeterince cesur değil” gibi önerilere kadar uzanıyor. Bu argümanların her biri meşrutiyet taşıyor olabilir, ancak her birinde çok daha derin bir nokta göz ardı ediliyor olabilir.

İş dünyasına bakarsak, kadınların yönetim kurullarında ve kamu şirketlerinin üst düzey yetkilileri olarak önemli derecede az temsil edildiğini görüyoruz. Orta kademe yönetimde ve giriş seviyesinde pozisyonlarda çok sayıda kadın çalışmakta olsa da, en üst düzeyde çok az insan var.

Siyaset dünyasına bakarsak, kadınlar açıkça yeterince temsil edilmiyor. Dünyadaki 197 devlet başkanından sadece 22’si kadın. Bu, dünya ülkelerinin yüzde 89’unun erkekler tarafından yönlendirildiği anlamına geliyor.

Kar amacı gütmeyen kuruluşlara, yani çoğunlukla kadınların önderlik ettiği bir alana baktığımızda bile, kadınların yalnızca yüzde 20’sinin üst düzey yönetimlerde söz sahibi olduğunu görüyoruz.

Kadınların toplulukların, ekiplerin, organizasyonların ve hükümetlerin liderleri olabileceğini biliyoruz. Gerçekten de başarılı karar alma, inovasyon ve finansal sonuçlar için üst düzey görevlerde kadınlara ihtiyacımız var. Bununla birlikte, şu anda Cenevre’de bulunan 22 BM kuruluşunda lider olarak sıfır kadının yer aldığını da biliyoruz; Güvenlik Konseyine gelen 15 Daimi Temsilciden biri kadındır; CEO’ların sadece yüzde dördü kadındır ve dünya genelinde kadınların Parlamento’daki ortalama temsil oranı% 23’tür. Kadınların kariyerlerinde başarıyla ilerlemeleri konusunda engeller vardır ve bunların arasında yetersiz rol modelleri, sosyal stereotipler, bireysel ve sistematik önyargılar gibi sorunlar yer alır. Erkek ve kadın liderler olarak, daha kapsayıcı, destekleyici bir kültür yaratmada proaktif olmalıyız.

Bahsettiğimiz rakamlar oldukça korkutucu olsa da, kadının liderliği demek, gerçekten de zirveye taşınmak anlamına mı geliyor acaba? Diğer bir deyişle, “zirveye yükselme” hedefi; acaba daha çok erkeksi bir paradigmaya hizmet eden bir yaklaşım mıdır kadınlara yönelik bir yaklaşım olmaktan ziyade? Kadın liderliğinin nitelikleri, tüm insancıl olmakla ilgilidir. Bu güç dengesizliğini değiştirmenin anahtarı, dünyada değer verdiğimiz şeyleri yeniden kurmakta yatmaktadır.

Kadınların yetkilendirilmesi ve başarı arasındaki bağlantı açıktır. Kadınlar, kendi yaşamları hakkında karar vermek için yetkiye sahip olduklarında, istihdam edildiğinde, aileye ve topluma yaptıkları katkılar tanındığında toplumsal başarı ve istikrar da gelmektedir. Kadınlara güç vermek, erkeklerin gücünü almak demek değildir. Kadınları güçlendirmek; erkekleri, çocukları, aileleri ve sonuç olarak toplumu güçlendirir.

Son yıllarda eğitim ve çalışma alanlarında kadın ve kız çocuklarına yönelik fırsatları genişleten ülkeler, çocuk ölümlerini düşürmüş ve herkes için toplumsal ilerleme sağlamıştır. Bu tür ülkelerde refah düzeyi daha yüksektir ve aile planlaması da daha kontrollüdür.

Kadınlar artık işgücünün her zamankinden daha fazla bir parçası haline gelmiştir. Bununla birlikte, kadınları daha düşük pozisyonda tutmak, daha düşük ücrete tabi tutmak ve bir işi ve bir aileyi dengeleyebilecekleri konusunda onlara karşı güven duymamak gibi sorunlar da devam etmektedir. İşyerinde kadınları nasıl güçlendirilir? Buna cevap vermek için kadınların işyerinde karşılaştıkları zorlukları anlamalıyız.

Gelişim tüm liderler için şarttır, ancak cinsiyete dayalı farklılıklar kadınlar için hem benzersiz fırsatlar hem de zorluklar yaratmaktadır.

Kadınların esas olarak daha fazla hataya eğilimli olduklarını ya da erkeklerinkinden daha az zeki ya da yetkin olduğunu ileri süren şimdiye kadar yapılan hiçbir önemli çalışma yoktur. Kadınlar da iyi performans gösterebilir ve sistem kadınları defalarca kanıtlamış olsa bile bazı sabit düşünceler kolaylıkla değiştirilememektedir. Kadınların çabalarına yardımcı olmak için kullanabilecekleri bir yöntem, gelir veya yönetim sıralaması için belirli kariyer hedeflerine başvurmaktır. İş yerinde belirli mesleki hedeflerin belirlenmesinin, kadınların daha önce bahsettiğimiz birçok konuda motivasyon sahibi olmasına yardımcı olduğu belirtilmektedir. Yine dayanışma, geliştirilebilecek en güçlü araçlardan biridir; kadınlar diğer kadınlara danışmanlık yapmaya ve sistemin içerisindeki engellerin üstesinden gelmeye istekli olursa, dengeleme süreci çok daha sorunsuz bir şekilde hızlandırılabilir.