Duygusal kontrol, duygularımızın tetiklediği davranışları nasıl kontrol ettiğimizle ya da etkili olarak yönetmemizle ilgilidir. Duygusal kontrol yeteneği güçlü olan kişiler, stresli durumlarda bile sakin ve dengeli kalmalı başarabilirler.

Bir kişi sıklıkla öfkesine yenik düştüğünde bu, çoğu zaman üretkenliğini zedeleyen bir korku ortamı oluşturur. Bunun tam tersi olarak bir kişi, zor durumlarda temkinli durduğu takdirde sakin tavrıyla olumlu ve destekleyici bir atmosfer yaratmış olur. Günümüzdeki karmaşık iş sorunlarını çözmek için gerekli bir atmosferdir bu.

Burada duygularınızın ya da davranışlarınızın kontrolünü sağlamanıza yardım edecek birkaç öneri sunmak istiyorum.

Hislerinizin farkında olun. Ne hissettiğinize önem vermek, davranışınızı daha etkili bir şekilde yönetmeniz için atacağınız ilk adımdır.

Günlük tutun. Öfke, hayal kırıklığı gibi “olumsuz” duyguları tetikleyen durum ya da olayların bir listesini oluşturun. Daha sonra bu durumlarla olumlu ve etkili bir şekilde başar çıkmanızı sağlayacak bir strateji yazın. Yazdığınız stratejileri uygulamak için sık sık gözden geçirin.

“İçsel konuşmaya” önem verin. Kendi kendinize kontrol altında, sakin ve temkinli olmanın nasıl hissettirdiğini anlatın. Bunu her gün bilinçli olarak tekrar edin. “Konuşmanız”, muhtemelen otomatik bir “eylem” haline gelecektir.

Bir seçiminiz olduğunu unutmayın. Herhangi bir durum karşısında nasıl tepki vereceğinize dair seçme yeteneğiniz var. Stresli durumlarda sinirden “küplere binmeyi” ya da sakin kalmayı tercih edebilirsiniz.

Dürüstlük İnanç ve Güven Verir

Dürüstlüğün “kimse görmediğinde bile doğru olanı yapmak” şeklinde tanımlandığını duymuştum. Bu düz ve basit tanım, dürüstlüğün karakterden ya da kişinin sözünde durup güven kazanma isteğinden geldiğini anlatmaya çalışıyor. Dürüstlük, son derece önemli bir liderlik özelliğidir. Çünkü insanlar liderlerine güvenme isteği ve ihtiyacı duyar. Güven, çalışan inancını oluşturur ve verimli bir çalışma ortamı sağlar.

Bir kurumda  kişilerin  dürüstlükten yoksun olduğunu düşünün. Ne görüyorsunuz? Kesinlikle çalışanların  birbirilerinin söylediklerine neredeyse hiç inanmadığı, kuşku ve şüphenin hakim olduğu bir atmosfer oluşacaktır. Çünkü dürüstlük olmadığında kişilerin  söz vermesi, vaatte bulunması ve bunları yerine getirmemesi muhtemeldir. Böyle bir ortamda  kişilerin söyledikleriyle yaptıkları birbirini tutmaz. Bir şey söylerler, tamamen farklı olanını izlerler. Diğer bir deyişle, “konuştukları gibi davranmazlar”.

Dürüstlüğünüzü güçlendirecek bazı koç önerileri:

Değerlerinizi ve ilkelerinizi bilin. Bunların ve inandığınız şeylerin bir listesini oluşturun. Listenizi sıklıkla bakabileceğiniz bir yerde tutun. Hedefiniz, kendinize neye inandığınızı sürekli hatırlatmak olmalıdır, böylece neyin doğru olduğuna dair değer ve ilkelerinizi doğal olarak yaşamış olursunuz. Eylemleriniz kişisel ödüllerle sonuçlanmadığında bile bunu yapabilir hale gelirsiniz.

Davranışlarınızı inceleyin. Belli durumlarda nasıl davrandığınızı incelemek için zaman ayırın. Davranışlarınızın söz konusu değer ve ilkelerinize ne kadar uygun olduğunu düşünün. Sonra da bu davranışları gelecekte aynı durumda nasıl geliştireceğinize dair belli yöntemleri yazın.

Hataları kabul edin. Hatalı olduğunuzda bunu söylemekten çekinmeyin. Hatalı olduğunu kabul etmek, zayıflık değil; güçtür. Açık ve dürüstçe kabullenmek, başkalarının güvenini kazanmanızı da sağlar.

Sözünüzde durun. Birine bir vaatte bulunduğunuzda bunu yerine getirin. Vaadinizin ne kadar küçük olduğu önemli değil. Bir soruya cevap bulmak için söz vermek kadar basittir bu. Sözünüzü tutarak güven kazanırsınız.

İnsanlara adil davranın. Kural ve politikalarınızı mesleki unvana bakmaksızın kurumunuzdaki herkese aynı şekilde uygulayın. Güven ve dürüstlüğü yok eden en büyük şey, sadece “en sevdiklerini tutmaktır”.