Kaygı bozuklukları, işiniz üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilir. İnsanlar kaygıları nedeniyle iş fırsatlarını reddedebilir. Personel ile çıkılan öğle yemeklerine ve iş arkadaşlarınızla yapılan diğer etkinliklere veya toplantılara gitmemek için mazeretler yaratıyor olabilirsiniz; iş teslim tarihlerinize uymuyor olabilirsiniz.
Birçok kişi, işyerindeki durumunda dolayı ciddi kaygılarla karşı karşıya olabilir. İnsancıl olmayan çalışma ortamları ya da stres verici görevler, kronik olarak kaygı yaratabilir bu da, uzun vadede daha kronik rahatsızlıkların habercisi olabilir.
Peki tüm bunlarla nasıl baş edebilirsiniz?
- Kaygılarınızı bastırmaya çalışmayın
Duygularınızı bastırmak verimsizdir.
Herkes kaydı duya. Kaygı, strese karşı verilen normal bir tepkidir. Ortaya çıkınca bunu içselleştirmeye izin verin, bu hissi kabullenmeye çalışın. Kaygı hissi yokmuş gibi davrandığınızda, boşa kürek çekerek daha çok baskı altında hissedebilirsiniz.
Kaygıya da alan bırakarak, uzun vadede bunu daha az rahatsız edici hale getirebilirsiniz.
- Farkındalık geliştirin
Kaygı ortaya çıktığında onu gözlemleyin; reddetmekten ziyade merakla inceleyin. Ne zaman ortaya çıktığını fark edin. Ne düşünüyorsunuz; ne hissediyorsunuz?
- Kaygıları “uzun bir mücadeleye davet edin”
Kaygılarınızla yüzleşin. Büyük bir topluluk karşısında konuşma konusunda endişeleniyorsanız, bir sunum yapın. İş arkadaşlarınızla konuşmaktan korkuyorsanız, bir konuşma yapmayı deneyin.
Kendinizi endişeye rağmen inatçı ve başarılı gösterebilmek için endişeye neden olan durumlara girmek için kendinizi zorlayın; kendinize meydan okuyun. Kendinizi endişe uyandıran olaylara ve kaygı uyandıran durumlara maruz bıraktığınızda, endişe ile olan ilişkinizi değiştirmeye ve bu durumlara olan güveni artırmaya yardımcı olursunuz.
- Öz bakım
Kendinize iyi bakmayı unutmayın. Kendi hislerinize odaklanın ve sağlıklı yaşamı bir yaşam tarzı olarak benimseyin. İyi beslenin, uykunuza dikkat edin ve egzersiz yapın.
- Kendinize zihninizin her zaman en iyi dostunuz olmayabileceğini hatırlatın
Bazen, kendinize güvenemezsiniz.
Aklımızı sürekli hikayeler anlatmak, bir şeyleri analiz etmek, yargılamak, tavsiye vermek ve eleştirmekle meşgul ediyoruz. Bazen bu düşünceler bize fayda sağlamaz; zihninizin size ne yaptığını inceleyin. Düşüncelerinizi dikkate alın. Bunların tarafsız olmadığını ve hatta gerçeği yansıtmayabileceğini hatırlayın. Bu tür düşüncelerin dikkatinizi hak edip etmediğine karar verin.
- Ara verin
Hızınızı veya karşı karşıya olduğunuz manzarayı muhtelif zamanlarda değiştirmenin, aslında kaygı yönetimine yardımcı olduğu uzmanlarca belirtilmektedir.
- Bağlantıyı koparmayın
Arkadaşlarınızdan zaman zaman yardım alabilirsiniz.
Sosyal destek, stres yönetimi için yaşamsal önem taşıyor. Ailenizle ve arkadaşlarınıza bağ kurup başkalarıyla konuşmak, dünyayı daha güzel bir yer haline getirebilir.
- Gevşeyin
Vücudunuzu ve zihninizi rahatlatan alıştırmalar yapın.
Nefes alma teknikleri veya gevşemenizi sağlayacak diğer tekniklere başvurabilirsiniz. (Örnek: Yoga, meditasyon, vb.). Bunlardan size en uygun yöntemi seçerek stresinizi azaltabilirsiniz.
- Kahvenizi bir kenara bırakın
Sabahları içtiğiniz kahveler, söz konusu kaygıları gidermek olunca iş yerindeki en iyi dostunuz gibi görünen kahve, aslında en kötü düşmanınız olabilir.
Kafein tüketimini minimumda tutun, çünkü kalp atış hızı ve fizyolojik kaygı belirtileri, kafein nedeniyle yükseltebilir.
- Profesyonel yardım alın
Unutmayın, kaygılarla baş etme yolculuğunu tek başına tamamlamak zorunda değilsiniz.
Bazen profesyonel yardım almadan kaygıyı yönetmek zor olabilir. Bilişsel davranışçı terapi sağlayan bir klinik psikolog, kaygıları daha iyi anlamak ve kaygı uyandıran kaygının, düşünce ve duygularla olan ilişkisini değiştirmek için bireylere yardımcı olabilir.