Bu sözü kendine söyleyen birileri var mı içimizde? Kaç kişi? Kimi zamanlar kendimize başkalarından çok daha fazla kızdığımız olur. Hatta hiç sevmediğimiz kişilerden bile daha çok kızarız bazen kendimizi. Araştırmalar kişinin kendien yönelik nefret söyleminin depresyon, endişe ve stres gibi etkilerden kaynaklandığını doğrular niteliktedir. Bazı durumlarda ise daha aşırı boyutlara gidilerek kendine ve başkalarına fiziksel zarar vermeye kadar ilerleyebilir bu. Kendimizle kurduğumuz ilişki, başkaları ile kurduğumuz ilişkilerden neden tamamen farklıdır?
Freud’cular bu durumu “süper ego” olarak adlandırırken, bilişsel terapistler “kendi kendine olumsuz konuşma” şeklinde yaklaşır buna.
Ne şekilde adlandırırsak adlandıralım, bu sözleri kendimize söylediğimiz zamanlar olur. Kendimize duyarlık gösterme konusunda güçlük yaşayabiliriz. Kendine kötü davranma eylemi, alttan alta gerçekleşir, inceden hissedilir. Bu şekilde sürekli ihmal edilen bir hal alır, büyür, gider. Başkalarını mutlu etmeyi başaran bir kişi, kendine iyi davranmayı bilmiyor olabilir. Kendinize gösteremediğiniz duyarlığı başkalarına daha çok gösteriyor olabilirsiniz. Tabii ki bunlar sevdiğiniz, duyarlık göstermek istediğiniz kişilerdir. Ancak kendinizi de seviyor musunuz acaba?
Kendi zihnimizin ve bedenimizin sakinleri olarak, özümüzle benzersiz bir ilişkimiz vardır. Örneğin, yalnız yaşayan biriyseniz her gün kendinizle baş başasınızdır. Dolayısıyla tüm hareketlerinizin ve düşüncelerinizin bilincindesinizdir. Her birimiz kendi iyiliğimiz için bir ilişki yöntemi belirleyebilir. İhtiyaçlarımızın ve benliğimizin farkında olarak bunu başarabiliriz.
Birçok psikolojik tedavi yönteminde de kendimizle olan ilişkimiz ele alınır. Kendinizi kabullenme ve öz farkındalık, bu noktada kritik önem taşımaktadır. CFT (Duyarlılık Odaklı Terapi) kavramını geliştiren Paul Gilbert, duyarlığı “kendinize ve başkalarına yönelik hassasiyet” olarak tanımlamaktadır. Ona göre duyarlık, yalnızca “insandan insana” şeklinde değil, “benden bana” şeklinde de gösterilebilir.
Genellikle hayatımızdaki başka insanlara sevecenlik göstermeyi öğrenmişizdir. Bu tabii ki yanlış değildir. Burada kendimizi çok yakın hissettiğimiz kişilerden pek de yakın olmadığımız kişilere kadar birçok kişiden oluşan geniş bir yelpaze vardır. Pratikte kendimize de sevgi gösterebiliriz. Ancak anlaşmazlık içinde olduğumuz birine bile duyarlık göstermek, kendimize duyarlık göstermekten daha kolay olabilir. Bu, kendinizi boş yere övmek şeklinde anlaşılmamalıdır.
istediğiniz kişilerdir. Ancak kendinizi de seviyor musunuz acaba?
Kendi zihnimizin ve bedenimizin sakinleri olarak, özümüzle benzersiz bir ilişkimiz vardır. Örneğin, yalnız yaşayan biriyseniz her gün kendinizle baş başasınızdır. Dolayısıyla tüm hareketlerinizin ve düşüncelerinizin bilincindesinizdir. Her birimiz kendi iyiliğimiz için bir ilişki yöntemi belirleyebilir. İhtiyaçlarımızın ve benliğimizin farkında olarak bunu başarabiliriz.
Birçok psikolojik tedavi yönteminde de kendimizle olan ilişkimiz ele alınır. Kendinizi kabullenme ve öz farkındalık, bu noktada kritik önem taşımaktadır. CFT (Duyarlılık Odaklı Terapi) kavramını geliştiren Paul Gilbert, duyarlığı “kendinize ve başkalarına yönelik hassasiyet” olarak tanımlamaktadır. Ona göre duyarlık, yalnızca “insandan insana” şeklinde değil, “benden bana” şeklinde de gösterilebilir.
Genellikle hayatımızdaki başka insanlara sevecenlik göstermeyi öğrenmişizdir. Bu tabii ki yanlış değildir. Burada kendimizi çok yakın hissettiğimiz kişilerden pek de yakın olmadığımız kişilere kadar birçok kişiden oluşan geniş bir yelpaze vardır. Pratikte kendimize de sevgi gösterebiliriz. Ancak anlaşmazlık içinde olduğumuz birine bile duyarlık göstermek, kendimize duyarlık göstermekten daha kolay olabilir. Bu, kendinizi boş yere övmek şeklinde anlaşılmamalıdır.
Hadi gelin, kendinize zarar vermek yerine bunu sağlıklı bir şekilde nasıl gerçekleştirebilirsiniz, bir göz atalım:
• Kendinize nasıl davrandığınızın farkında olun. Kendinize daha çok sevgi duymanın ilk adımı, öz farkındalıktır. Kendinizle konuşurken hangi sözcükleri kullanıyorsunuz, nasıl bir tarz izliyorsunuz?
• Kendinizle kusursuz bir ilişki kurun. Kendinize nasıl davrandığınızın farkına varın ve şu soruyu sorun: Arkadaşıma veya küçük bir çocuğa kendime davrandığımı şekilde yaklaşır mıydım?
• Kendinize anlayış gösterin. Sizi iyi tanıyan bir yakınınız veya terapist yardımıyla bu aşamanın inceliklerini öğrenebilirsiniz.
Öz duyarlık, kesinlikle bencil bir davranış şeklinde anlaşılmamalıdır. Bunun aksine, öz duyarlık sahibi olan birinin öz farkındalığı da gelişmiş olacak ve bu şekilde başkalarıyla ilişkilerinde de başarılı olacaktır.